Hamasi Yapmak Ne Demek? Duygular, Gerçekler ve Toplumsal Bakışlar Arasında Bir Yolculuk
Bazen bir konuda o kadar heyecanla konuşuruz ki, farkında olmadan ses tonumuz yükselir, cümlelerimiz coşkulu hale gelir. İşte o anlarda birileri çıkar ve “fazla hamasi olma” der. Peki, hamasi yapmak tam olarak ne demek? Ve neden kimileri bu tarzı etkileyici bulurken, kimileri itici ya da gereksiz abartılı görür?
Hamasi Yapmak: Coşkunun Söze Dönüş Hali
Hamasi kelimesi, Arapça kökenli hamas yani “coşku, yiğitlik, heyecan” kelimesinden gelir. Türkçede “hamasi konuşmak” ya da “hamasi yapmak” genellikle duygusal, coşkulu, milli veya ideolojik bir söylemle konuşmak anlamına gelir. Biri konuşmasında aşırı bir duygusallık, abartı veya dramatik vurgu kullanıyorsa, o kişiye “hamasi yapıyor” denir.
Ama bu sadece bir kelime meselesi değil — aslında insanın duygu ve düşünce biçimini, toplumsal duruşunu ve hatta cinsiyet rollerini de yansıtan bir kavram.
Erkeklerin Hamasiye Bakışı: Veriyle Sınır Çekilen Coşku
Birçok erkek için hamasi söylem genellikle “duygusal abartı” anlamına gelir. Erkeklerin daha “objektif” ve “veri temelli” düşünmeye eğilimli oldukları kültürel bir gerçekliktir. Onlara göre bir konuyu savunmak istiyorsan, kanıtla, istatistikle ve akıl yürütmeyle desteklemen gerekir.
Hamasi konuşmalar, bu çerçevede “gerçeklikten kopmuş, duygularla beslenen bir performans” gibi algılanabilir. Örneğin bir tartışmada “ülke sevgisi” üzerinden yoğun duygusal çağrılar yapmak, bazı erkekler için rasyonel zemini terk etmek anlamına gelir. Bu nedenle “hamasi yapma” uyarısı, çoğu zaman “gerçeklere dönelim” çağrısıdır.
Kadınların Hamasiye Bakışı: Duygunun Gücü ve Toplumsal Etki
Kadınlar ise hamasiyi genellikle bir ifade biçimi olarak görür. Duyguların bastırılmadığı, içtenliğin ön planda olduğu konuşmalar onlara göre manipülatif değil, insanidir. Çünkü toplumsal düzende duygular çoğu zaman “zayıflık” olarak kodlanmıştır; bu yüzden duygusal bir hitabet, kadınlar için aynı zamanda bir direniş biçimidir.
Hamasi yapmak, bu açıdan bakıldığında duyguların sahiciliğini sahiplenmek anlamına gelir. “Bir şeyi hissetmeden anlatamazsın” düşüncesi, bu bakış açısının merkezinde yer alır. Dolayısıyla kadınlar, hamasiyi genellikle samimiyet ve toplumsal bilinçle ilişkilendirir.
Hamasi Söylem: Köprü mü, Duvar mı?
Hamasi konuşmalar, doğru yerde kullanıldığında insanları harekete geçirebilir. Tarih boyunca toplulukları bir arada tutan liderlerin çoğu, güçlü duygusal hitabetleriyle tanınmıştır. Ancak duygunun dozu kaçtığında, bu söylem manipülasyona açık hale gelir. O noktada hamasi söylem, bir köprü olmaktan çıkar, duvar olur.
Peki, biz ne zaman “duygusal motivasyon” ile “hamasi abartı” arasındaki çizgiyi aşıyoruz?
Bir konuşmada coşku motive edici olmaktan çıkıp, kör bir inanç haline geldiğinde mi?
Yoksa sadece kendi fikrimizi güçlendirmek için duygusal kartları masaya sürdüğümüzde mi?
Toplumsal Yansımalar: Kim, Ne Kadar Hamasi Olabilir?
Toplumda erkeklerin hamasi konuşması genellikle “karizmatik” bulunurken, kadınların aynı şekilde konuşması bazen “duygusal aşırılık” olarak etiketlenir. Bu fark, yalnızca toplumsal cinsiyet rolleriyle değil, duygunun kimde “meşru” sayıldığıyla da ilgilidir.
Bir erkek hamasi konuştuğunda “vatansever” olur, bir kadın aynı şeyi yaptığında “duygusal” ya da “aşırı hassas” olarak tanımlanabilir. Bu durum bile başlı başına tartışılmaya değer: Duygusallık neden bir cinsiyete daha fazla yakıştırılır?
Hamasi Olmadan Etkileyici Olmak Mümkün mü?
Evet, mümkündür — ama kolay değildir. Çünkü hamasi söylem, aslında insanda var olan o içsel coşkunun dışavurumudur. Bazen insanlar duygularını bastırmamak için, bazen de bir fikre can vermek için “hamasi” olurlar.
Önemli olan, coşkunun gerçekleri boğmasına izin vermemek.
Belki de “hamasi yapmak” kötü bir şey değildir; yanlış yerde, yanlış tonda, yanlış amaçla kullanıldığında tehlikelidir. Asıl mesele, duyguların yönünü kimin belirlediğidir.
—
Sen ne düşünüyorsun?
Sence duygusal konuşmalar toplumu birleştirir mi, yoksa gerçeğin üzerini mi örter?
Yorumlarda tartışalım: Hamasi olmak, samimi olmakla çelişir mi?